TELEFON ÇALIYOR.
Biri arıyor. Zannediyor ki karşındaki kişi şu an hazır:
Mutlu, huzurlu, boş vakti bol, kahvesini içmiş, harika bir gün geçiriyor ve sırf onu dinlemek için yaratılmış…
Hayır, öyle değil. Dünya sizin etrafınızda dönmüyor.
Benim de bir hayatım, ruh halim, planlarım, sınırlarım var.
Ve artık şunu net bir şekilde söylüyorum:
TELEFON, SADECE BİR İLETİŞİM ARACIDIR.
Ne sohbet köşesi, Ne de dedikodu çukuru.
Benim için hiç öyle olmadı. Ve özellikle son birkaç yılda bunu çok daha net gördüm:
TELEFONDA KONUŞMAYI SEVMİYORUM.Ve evet, NEFRET EDİYORUM.
Neden mi?
Bir gün fark ettim ki, hiç ait olmadığım bir dedikodunun tam ortasındayım.
“Kim ne yapmış, kim kime ne demiş…” İstemesem de içine çekilmişim.
Sonra anladım:
Bu amaçsız, uzun, anlamsız telefon sohbetleri insanı hem yoruyor hem kirletiyor.
Vakit gidiyor, enerji bitiyor, zihin bulanıyor, ruh çöküyor.
O gün kafama kazıdım:
Telefon sadece acil durumlar içindir.
Sağlıkla ilgili bir mesele varsa, Ciddi bir gelişme olduysa, Tebrik ya da taziye gerekiyorsa…
Yoksa, lütfen…
Beni öylesine, “canım sıkıldı arayayım” diye ARAMAYIN.
Çünkü ben boş muhabbet dinlemek zorunda değilim.
Ve istemiyorum da.
Özellikle çocuk sahibi olanlara sesleniyorum:
Lütfen, çocuğunuzun yanında saatlerce telefonda konuşmayın.
O konuşamadığınız çocuk, sizin sohbetlerinize şahit olurken, kendi cümlelerini kurmayı öğrenemiyor olabilir.
Hayat kısa. Zaman kıymetli.
Ve ben bu kıymeti, laf kalabalığıyla çöpe atmak istemiyorum.
Yazın. Konuşmaktan daha kısa, daha net, daha düşünülmüş olur.
Benim sınırlarım belli: Kısa konuşmalar, Net mesajlar, Gerekli konular.
Bunun dışındaysa, lütfen saygı gösterin. Zira ben artık rica etmiyorum.
BİLDİRİYORUM: TELEFONLA KONUŞMAYI SEVMİYORUM.
Ve mecbur değilim. Kimse de bana bu konuda baskı yapamaz.
“Hiç aramıyorsun”, “Unuttun bizi” diyenlere: Unutmadım. Sadece kendimi seçtim.
Bu bir bencillik değil, bu kendine saygıdır.
Aranmamak bazen unutmak değil, alan tanımaktır.
Gerçek sevgi, karşı tarafı sıkmadan, yormadan, zorlamadan da olur.
Ben kimsenin figüranı değilim. Hayatımın da arka plan gürültüsüne ihtiyacı yok.
O yüzden, son bir kez daha net olayım: KONUŞMAK İÇİN ARAMAYIN.
Çünkü ben konuşmak için konuşan biri değilim. Vaktim değerli. Zihnim kıymetli.
Konforum kırmızı çizgim.
Ve ben sessizliği seçiyorum.
Sevgilerle,
𝓗𝓪𝓴𝓲𝓶𝓮 𝓖ü𝓵𝓈ü𝓂 𝓗𝓲𝓬𝓻𝓮𝓽